Ben: Şeyda Süzen

Özel bir bankanın Factoring Kolu ve Şubelerinde uzun yıllar çalıştım. Plazalarda, kapalı ortamlarda  gün ışığı görmeden klima sesleri altında çalışmak ruhumu sıktı, her şeyi bırakıp kendimi  doğa  ve güneşe attım.. Artık ayağımda çizme, elimde eldiven tırnaklarımı da boyamıyorum..

Babam yaklaşık yirmibeş, otuz yıldır Anadolu’da araştırmalar yaparak kaybolmaya yüz tutmuş nerede o tatlar dediğimiz yaklaşık 300-400 türü gün ışığına çıkarmış bu konuda uzmanlaşmış ekim dikim ve danışmanlık yapmakta seminer vermektedir.  Babamın yaşlanması dolayısıyla bayrağı ben devraldım. İnanıyorum daha çok yolumuz var.

Faaliyetlerimi onun tavsiye ve gölgesi altında devam ettirmekteyiz.

Bizler de Tarım Bakanlığı Gen Bankasına Tohumlarımızdan bir set bağışlayarak gelecek kuşaklara aktarılmasına katkıda bulunmamın mutluluğunu yaşıyoruz.

GDO’lu ürünlerin soframızı işgal ettiği günümüzde modifiye gıdaların makyajlanarak kişilere masum gösterilmesi sonucu, gelecek kuşakların ne tür olumsuzluklarla karşılaşabileceği soru işaretidir. 

 Tohumlar, gıdaların ham maddeleridir.  Sağlıksız bir tohumdan, sağlıklı bir gıda üretilemez. Dolayısıyla gıda ile ilgili her konuda olduğu gibi “tohum” konusunda da son derece hassas olmamız gerekmektedir…

Doğal,  organik Yerli, atalık  tohumların kıymeti bir gün anlaşılacaktır, umarız o gün geç kalınmamış olur..

Aşağıdaki küçük öykü her şeyi daha iyi anlatıyor sanırım.

”Seksenlik bir dede, ağaç dikiyormuş. Yoldan geçen biri bunu görmüş, şaşmış. “Behey dede,” demiş. “Sen zaten bir ayağın çukurda yaşlı bir adamsın. Ağaç dikip de ne yapacaksın? ” Dede durmuş, bükülmüş belini az doğrultmuş: “Behey adam,” demiş. “Babalarımız dikti, biz yedik; biz dikeceğiz, çocuklarımız yiyecek.”

Herkesin sağlıklı yaşamaya ve ne yediğini bilmeye hakkı olduğuna inanıyorum.

Saygılarımla,,